Nil Gün’ün, derinlik psikolojisi anlayışıyla kaleme aldığı İçimizdeki Şaman Duyguların Simyası‘na aynı zamanda bir felsefe kitabı da diyebiliriz. Nil Gün, Duyguların Simyası’nda insanı (bireyi) açıklayan psikolojiyle evreni (bütünü) açıklayan felsefeyi öylesine iç içe geçirmiş ki; siz bireyin iç dünyasında dolaştığınızı zannederken evrenin derinliklerinde dolaştığınız hissine kapılıyorsunuz. İçimizdeki Şaman Duyguların Simyası bize, kendimizi ve başkalarını algılayışımızı derinden sorgulatıyor; neredeyse her satırında evrenin bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor.
Bir roman tadında yazılmış Duyguların Simyası’nı okurken, yazarla karşılıklı sohbet ediyor duygusuna kapılıyor insan.
Bu sohbete doyamayacak; tekrar tekrar okuma isteği duyacaksınız.
Bu kitap Kosova’da (Arnavutça yayınlandı)
Gönül –
Başucu kitabım yaptım.Çok teşekkürler Nil
seyhan –
Değerli yazarımız Nil Gün’ün yazmış olduğu “İçimizdeki Şaman Duyguların Simyası” kitabı başucu kitapları listemize ekleyebileceğimiz kitaplardandır. Tekrar okuyacağım kitap listemde yer alıyor. Duyguların dili olmuş, onları tercüme etmiş. Bu kitabı okurken şunu farkettim. Birçok duygunun gerçek anlamını bilmediğimi, çoğunu yaşamanın ya da dışa vurmanın ayıp/yasak /günah/saygısızlık vb. olduğunu öğrendiğimden; bu öğretileri/inançları doğru olarak kabul edip, duygularımı bastırdığımı farkettim. Bastırılmış duyguların nelere yol açtığını, bizden neler alıp götürdüğünü, hayatın renklerinden mahrum kaldığımı farkettiğimde ve kendime yaşattıklarımdan dolayı derin üzüntü duydum ve kendime bir söz verdim. Hissettiğim duyguyu kabul edip, bana rehberlik etmesine izin vereceğim. Yararlı olması dileğiyle…
Sevgiyle❤
minazeynep –
İnanılmaz duygu ve düşünceler içerisindeyim kitabı okumaya başladığımdan beri. Hatta açıkçası kitapçıda kitabı elime alıp şöyle bir gözden geçirdiğimden beri bile diyebilirim. Şöyle bir incelerken birkaç saniye sürmedi bu kitabı kesinlikle ve kesinlikle almak istediğime karar vermem.
Kitap inanılmaz. Okuduğum her bölümde, her satırda ya yeni bir şeyler keşfettim ya da zihnimde kendini gizleyen tüm o farkındalılar tamamen yüzeye çıktı ben okudukça. Her bölümün sonunda çıldırıyorum sevinçten: “Ya, bu kitap okullarda çocuklara hazır önyargı ve kalıpları çok net oluşmamışken ve duygu dünyalarını da yeni yeni keşfederlerken okutulsa ne acayip olur! Uzuun bir sürece yaya yaya, deneyimleyerek, hayatlarında uygulayarak, bölüm bölüm, duygu duygu, analiz edilip kavratılsa tüm bunlar; acayip bir değişim olmaz mı?” diye kendi kendimi heyecanlandırıyorum. Hastalıklar, suçlar… Ne büyük derecede azalır hem de… Şu klasik masaldaki 3 dilek hakkı bana verilse ne dilerdim ne dilerdim diye kafayı yorarım ara sıra. Arık bir tanesinden adım gibi eminim. Dilerdim dünyadaki tüm insanlar bu kitabı en az benim hissedip anladığım kadar derin bir şekilde kavrayıp hayatlarını ve kendilerini bu doğrultuda güzelleştirebilse. Çok, çok isterim bunu.
Muhteşem kitap. Çok teşekkür ediyorum. Hem de çok.